Kırmızı Bir Coğrafya

     Sessiz ve sakin , derinden ve kimsesizce , sahipsiz bir duygu ile hayata devam ediyorsak ve bu ipsiz sapsız düşünceler bizi engelliyorsa bir kuyuya atılmış ayağınıza bağlı bir kütle ile acırız kendimize. Belki o kadar büyük değildir bu aşk diye düşünebilirsin kendi kendine bir müddet ama kalan düşünceler sadece bu aşkı olduğundan büyük göstermeye devam edecektir sadece. Ve büyüdükçe altında ezilmek kaçınılmazdır . Bir kayanın altında kaldığında çektiğin acının aynısını çekecek ve yine bir kayanın altında çok uzun süre kaldıkdan sonra o acıyla yaşamayı öğreneceksin . O acıyla yaşayabildiğini sanacak ve o acıya bağlanacaksın. Hayatın bir yıkıntı olacak üzerinde ve nasıl bir yıkıntı kalkarken üzerinden acı veriyorsa tüm acılarına nazaran öyle bir acı alacaksın hayattan o gittiği anda.

   Yeni doğmuş gibi hissedeceğin anlar olacak sevgiyle uyanacağın ve yatarken onun adını sayıklayacağın ve ölümden dönmüş gibi hissedeceğin anlar daha çok olacak sevgiyle uyandığın ve yatarken onun adını sayıkladığın. Kelimelerin dizilişlerini kafanda milyonlarca kez oluşturmana rağmen dilinin tamamen alışılmadık şekilde dona kalmasına şaşırmayacaksın ve kafasında bir kez bile kurgulamadan dilinden milyonlarca kelime dökülen birisiyle beraber gittiğinde bu kez şaşıracaksın. 

   Sadece ona ait bakışların olacak onun sahiplenmediği ve bir gün rahatsız olacak senin sevginden. Çok ağır bir kaya altında kalacaksın bu sefer gün geçtikçe taşıması güçleşen. Kim bilir belki yaşayamam ben bu ağır yükle diyerek vazgeçeceksin tüm varlığından yada seçeceksin en güzelinden bir kelime kendini içinde saklayan. Her gözyaşında o kelimeyle büyüyecek kırmızı toprak.Ve bir coğrafya olacak seni içinde barındıran.
  
    Gözyaşlarınla beslediğin bir aşk olacak kimsenin bilmediği kırmızı bir coğrafyada .