Trenle gelen aşklar.

Bir tuşun bozulmasıyla silinir gider bu teknolojik ortamda tüm düşünceler ,hayaller ,sevgililer . Bir kalem değildir bir tablet üstündeki onlarca harfi simgeleyen plastik parçaları . Kalemin duygusunu vermez insana . Ama basitleştirir tüm düşüncelerin akışını . Basit yazar basit söyleriz söylememiz gereken herşeyi . Kalemle ise her kelime bedenimizden akar ve söylemeye korkarız sanki her kelimede içimizi dışımızı ezberleyecek tüm duygularımızı öğrenecekmiş gibi hissederiz okuyan insanın .
Kalemle yazılan bir mektubun karşılığı olamaz şu sanal dünyada yazdıklarımızın hiç birisi . Kalemle yazılan bir seni seviyorum bütün güzel sözlere ve hikayelere denk gelir . Ve bir göz yaşı damladıysa eğer birde o kağıda...
Uzun sessiz bir mektup gibisi yoktur . Sessizliğinde ki duygu yükünü karşılaştırabilir misin hiç tüm elektronik seslerle beraber gelen bir mektupla . İstersen dünyanın en güzel masalını yaz o plastiklerle emin ol bir ıslak seni seviyorum bitirir senin masalını üç elmanın düşüşünü görmeden .
Kokusuzdur senin duyguların ve seslidir gürültülüdür kirlidir tüm hikayelerin .
Keman sesini kendine fon yaptığın bir hikayen olabilir avantajlarıyla beraber ve hatta resimler ile süsleyebilirsin duygularını . İstersen herkese bir tıkla yetiştirebilirsin bu duygularını insanlara . Ama bir kağıt parçasındaki parfüm kokusu yok eder yine senin şarkılarını ve resimlerini .
Kokusunu özlediğinin kokusu sindiyse o kağıda . Artık neyle yarıştırırsan yarıştır kendini sebepsiz kalacaktır tüm uğraşların .
Özletmek kendini belkide bu anda anlam taşır sadece . Bir trenle gelen mektupda gizlidir belkide gerçekten aşk .