Büyülü Gerçeklik

Google'da belki herşeyi aradım şimdiye kadar . Aklıma ne gelirse onu aradım . Bu seferde üşenmedim " Hayatın Anlamı" nı aradım . Google'da nükleer mühendislerin bile bulunduğunu duymuştum ama yinede umutsuzca hayatın anlamını aradım hemde türkçe olarak . Keşke ortak bir dil olsaymışda bir tek ondan arayabilseymişim dedim içimden hayatın anlamını . Fakat bir kaç satır geldi gözlerimin önüne o mozilladaki sekmelerden birisinde . Kimle paylaştığımı bilmiyorum ama buralara olmasada zihnime zaten kazıdım ben her kelimesini burayada kazısam hayatımda birşey değişmeyecek .


eğer hayatımı yeni baştan yaşayabilseydim
o yaşamda
daha çok hata yapardım.
o kadar mükemmel olmaya çalışmazdım... daha çok dinlenirdim.
bu yaşamda, onca ciddiyetin arasında yapamadığım kadar eğlenirdim.
o kadar temiz kalmazdım.
daha fazla riskler göze alır, daha çok gezer, daha çok günbatımı seyrederdim,
daha çok dağa tırmanır, daha çok nehirde yüzerdim
gitmediğim daha çok yere giderdim.
daha çok dondurma, daha az bezelye yerdim.
daha çok gerçek sorunlarım, daha az sanal sorunlarım olurdu.
ben yaşamın her dakikasını gerçekçi ve kitabına uygun yaşayan insanlardan biriydim.
elbette mutluluk anlarım da oldu.
ama geriye dönüp, baştan başlayabilseydim çok daha fazla iyi anlarım olurdu.
çünkü, eğer bilmiyorsanız, yaşam bundan ibarettir, anlar, yalnızca anlar...
"şimdi"yi sakın kaçırma.
ben, yanında, termometre, bir şişe su ve paraşüt olmaksızın asla bir yere gidemeyen insanlardan biriydim.
eğer hayatımı yeniden yaşayabilseydim, çok daha hafif gezerdim.
eğer hayatımı yeniden yaşayabilseydim, baharın başlamasıyla birlikte ayakkabısız yürümeye başlar, sonbahar bitimine değin çıplak ayakla devam ederdim.
bilinmeyen daha çok yola sapar,
güneşin doğuşunu daha çok seyreder,
daha çok çocukla oynardım
yalnızca bu yaşamda bir şansım daha olsaydı.
gel gör ki, işte 85 yaşındayım
ve biliyorum ki,
artık ölmekteyim....

Jorge Luis Borges


Ayakkabılarımı kapı eşiğinde bırakıp koşmak istedim sokakta bu satırları okuduktan sonra . Ama sonra farkettim ki onun tasvir ettiği yada bana anımsattığı zemin bir topraktı . Bazen ıslak bir toprak kokusunu içine çektiğiniz bazende dökülen yaprakların üstünde koşarken duyduğunuz çıtırdılardı . Oysa dışarda sadece kaldırımlar polis sirenleri silah sesleri ve daha çok kokusunu çektiğiniz bir bunalım var . Sonra tekrar düşündüm o ayakkabılara ihtiyacım var . İlerde tekrar keşke koşabilseydim sokaklarda yalın ayak diyeceğimi bile bile .

Hayat'ın anlamı var mı yok mu bilmiyorum ama galiba hayatın kuralları var . Ve son kurallarından birisi yaşlanırken dünyayı bambaşka olarak hayal edip onun içinde yokolmayı istemek .İşte bu bir Büyülü Gerçeklik ..